KMÜ'DE 'İBN-İ SİNÂ VE TIP SERÜVENİ' KONULU PANEL DÜZENLENDİ

TAKİP ET

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 'İbn-i Sinâ ve Tıp Serüveni' konulu panel düzenlendi.

Büyük Türk filozofu ve tıp üstadı İbn-i Sinâ'nın doğumunun 1042'nci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen panele KMÜ Rektörü Prof. Dr. Namık Ak, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Dursun Odabaş ve Prof. Dr. Murat Ertekin ve Genel Sekreter V. Öğr. Gör. Harun Çöpür ile üniversitenin akademik ve idari personeli katıldı.

Panel Rektör Namık Ak'ın konuşması ile başladı. Rektör Ak "İslam medeniyetinin bir değeri olan İbn-i Sina; İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilmiş aynı zamanda erken tıbbın babası olarak anılmıştır. Tarihimiz ve medeniyetimiz açısından böylesine büyük bir öneme sahip olan İbn-i Sina’yı tanımak, onun görüş ve düşünceleriyle günümüz gerçekleri arasında bağlantılar kurmak ve bu bağlantılardan yararlanmak hepimiz için toplumsal bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir erdemdir." dedi.

Açış konuşmasının ardından KMÜ Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Murat Çetin Rağbetli'nin yöneticiliğini yaptığı panele geçildi.

Panelde ilk olarak söz alan Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dursun Odabaş, 'İbn-i Sînâ ve Tıp' konusu hakkında açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: "İbn-i Sînâ tıp bilimine çok büyük katkılar sunan bir kişidir. Bugünkü anatomiyi asırlar önce çözmüştür. 57 yaşında vefat eden İbn-i Sînâ geride 200'den fazla eser bırakmıştır. 57 yıllık ömrüne teknolojinin kısıtlı olduğu bir dönemde bu kadar eser bırakmak muhteşem bir zekâ ve çalışkanlığın göstergesidir."

Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Harun Alp, 'İbn-i Sînâ Fitoterapiye Katkıları' konusuna değinerek, "İbn-i Sînâ büyük bir âlim ve bilginlerin başıdır. Fitoterapide İbn-i Sînâ kadar bitkilere hakim birisi daha yok. İbn-i Sînâ çok fazla hastalığı bitkisel karışımlarla, su sesiyle ve müzikle tedavi etmiştir." dedi.

Acil Tıp Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hatice Şeyma Akça ise İbn-i Sînâ ve Tıpta Musikinin önemini anlatarak "İbn-i Sînâ felsefe, tıp, astronomi ve musiki gibi pek çok bilimi öğrenmiş ve musiki ile ilgili bir çok kitap yazmıştır. İbn-i Sînâ ve Farabi musikiden etkilenip hayatlarını ona göre dizayn etmişlerdir." şeklinde konuştu.

Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rahim Kocabaş da 'İbn-i Sînâ Günümüz Tıp Araştırmaları Yaklaşımları' konusunda sunum yaptı.

Dr. Öğr. Üyesi Kocabaş, "İbn-i Sînâ kimya, fizik, psikoloji, felsefe gibi pek çok alana yönelmiştir ve birinde anlamadığı bilgiyi diğerinde anlayıp çözmüştür. İbn-i Sînâ dünyada modern tıbbın atası olarak biliniyor. 11. yüzyılda tıp biliminde yazılanlar günümüze kadar gelmiştir." dedi.

'İbn-i Sînâ ile Tıpta Yolculuk' konusundan bahseden Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hale Köksoy ise, İbn-i Sînâ'nın hayatı, türbesi, müzesi, erişkinliği, eserleri ve tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu.

Son olarak İslami İlimler Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Arş. Gör. Mustafa Selman Tosun, 'İbn-i Sînâ ve İslam Tıp Mirası' konusunu İbn-i Sînâ öncesi, İbn-i Sînâ dönemi ve modern tıp tarihi şeklinde ele alarak açıklamalarda bulundu.