12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulü nasıl gerçekleşti? İstiklal Marşı 98 yaşında

TAKİP ET

Bugün İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 98

 


Bugün İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 98. yıl dönümü... Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı diziler 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi.

Milli marşımızın yazarı Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Hamdullah Suphi aracılığıyla Mehmet Akif Ersoy'a yarışmaya katılması üzerine teklifte bulundu. Ersoy ise yarışmanın ödülünü almaması durumunda katılacağını bildirmiştir.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı Türk milletinin simgesi oldu.

23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından hemen sonra Milli Eğitim Bakanlığı, İstiklal Savaşı'nın anlam ve önemini belirtecek ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığının sembolü olacak milli bir marşının olması gerektiğini anlamış ve bu sebepten dolayı çalışmalar yapmaya başlamıştır. 1921 yılının başında bir yarışma açılmasına karar verilmiştir. Yarışma sonucunda toplanan şiirlerden en güzeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Milli Marşı olarak kabul edilecektir. Ayrıca yarışmanın sonucunda kazanan şahsa o dönemin şartlarında gerçekten çok büyük bir meblağ olan 500 TL civarında bir para ödülü verileceği bildirilmiştir.

 

Ülke içerisine duyurular yapılmış, toplumun her kesimine bu yarışmanın duyurulması sağlanmaya çalışılmış ve katılımın hat safhada olması konusunda gerekli önlemlerin alınması başlatılmıştır. Ülkemizin işgal altında olduğu, kısıtlı iletişim imkânları ile ancak duyurulabilen bir ortamda, Kurtuluş Mücadelesinde harap ve bitap düşmüş, okuma yazma oranının çok düşük seviyelerde olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Halkının bu yarışmaya katılımının düşük olacağı beklenmiştir. Nitekim de öyle olmuştur. Yarışmaya katılacaklara 6 ay gibi uzun bir süre tanınmasına rağmen düzenlenen bu yarışmaya ancak 724 adet şiir aday olmuştur.

 

Dönemdeki ismi ile Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) bu şiirleri değerlendirmek için bir komisyon oluşturmuştur. Yarışmaya katılan 724 şiir teker teker okunmuş ve içlerinden 6 adet şiir elemeyi geçip Meclis Matbaası tarafından bastırılıp milletvekillerine dağıtılmıştır.


 

Dönemin Milletvekillerinden Mehmet Akif Ersoy yarışmada para ödülü olduğundan dolayı yarışmaya katılmak istememiştir. Dönemim bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver Bey Ankara'da yaşayan Mehmet Akif Ersoy'a 5 Şubat tarihinde para konusunun çözümlenebileceğini, endişe edilmemesi gerektiğini ve yarışmaya mutlaka kendisinin de katılması gerektiğine dair bir mektup yazmıştır. Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy "Ben mebusum, müsabakaya katılmam. Ayrıca çok istiyorsanız da bir şiir yazıp size veririm" diyerek para konusundaki hassaslığını bildirmiş ve evinde bir şiir yazarak "Kahraman ordumuza" ithaf ettiği şiiri, Maarif Vekaleti' ne teslim etmiştir. Çok beğenilen bu şiir seçilen 6 şiire ilave olarak yarışmaya katılmıştır.

 

Yapılan oylamalar sonucunda yarışma sonuçlanmış, en beğenilen ve anlamlı şiir olarak Maarif Vekil Hamdullah Suphi Bey tarafından büyük bir coşku ile okunan Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı şiir büyük tezahürat ve alkışlar eşliğinde, oybirliği ile yarışmanın birincisi olarak 12 Mart 1921 tarihinde seçilmiştir.

 

İstiklal Marşı olarak kabul edilen bu şiir Meclis kürsüsünde birkaç kez daha okunmuştur. Yazılan bu güzel ve anlamlı şiirden etkilenen bütün milletvekilleri ayakta heyecanla yeni marşımızı dinlemişlerdir. Aradan bir kaç gün geçmesinden sonra Meclis yetkilileri yarışmanın birincisine verilmesi icap eden para ödülünü vermek üzere Mehmet Akif Ersoy'a gitmişlerdir. Mehmet Akif Ersoy bir kez daha böyle bir parayı asla kabul edemeyeceğini "Ben müsabakaya girmedim. Bu para benim hakkım değildir ve bana aitte olamaz" sözleri ile tekrar ifade etmiştir. Meclis yetkilileri ise ısrarlarını sürdürerek "Bu parayı devletimizin kasamızda tutamayız. Lütfen siz alın, isterseniz bir yere bağışlarsınız" diyerek yarışma ödülünü Mehmet Akif Ersoy'a teslim etmişlerdir. Mehmet Akif Ersoy bunun üzerine yarışmadan kazandığı ödülü hastanede yatmakta olan gazilerimize bağışlamıştır.


Mehmet Akif bu şiirini SAFAHAT adındaki eserine koymamış,'' bu şiirin sahibini kendisi değil milli mücadele veren herkesin'' olduğunu söylemiştir.

Mehmet Akif, hasta yatağında yatarken onu ziyarete gelenler arasında biri Akif'e, "İstiklal Marşını yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?" diye sorar.
"BİR DAHA YAZDIRMASIN"
Akif ise, buna karşılık verdiği cevapta "Allah bu Millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." diyerek ülkemizin çektiği acılara atıfta bulunur.

Mehmet Akif Ersoy Kimdir?

 

Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873'te İstanbul'da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.


Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini ifade eden "Ragîf" adını verdi. Fakat telaffuzu zor geldiğinden arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.

İlk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde başladı. İki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı (1882). Aynı zamanda Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.

Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888'de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.

Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği yapacaktır. Resimli Gazete'de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.

Mehmet Âkif'in hem öğrencilik hem de hocalık yaptığı bu mekânda bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi hizmet vermektedir. Mehmet Âkif ve arkadaşlarının yemekhane salonu bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mehmet Âkif Ersoy Fuaye Salonu olarak kullanılmakta, iç kapı üzeri ve çevresini tam kıtalarıyla İstiklâl Marşı ve Âkif'in büyük portresi süslemektedir. Aynı kampüste Mehmet Âkif Ersoy Tarım Müzesi de yer almakta ve gençlere her fırsatta büyük şairimizi hatırlatmaktadır.

II. Meşrutiyet'in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde bulunup, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü.

1921'de Ankara'da Taceddin Dergâhı'na yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira ödül konularak açılan İstiklâl Marşı yarışmasına başta katılmadı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Beyin teşvikiyle ikna oldu. Onun orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45'te Milli Marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı

Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti, Edirnekapı Şehitliğinde yatmaktadır. En önemli iki eseri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat'tır.

haber istiklal marşı karaman 12 mart İstiklal marşı ın kabulü İstiklal marşı ın