Vali Mehmet Fatih Çiçekli, Kızılkuyu Köyü’nde 55 dekarlık alan üzerinde kurulu olan ve 10 milyondan fazla Lale soğanıyla Türkiye’nin en büyük ve tek lale bahçesi olma özelliğini taşıyan Atlas Lale Bahçesini ziyaret etti.
Ziyareti kapsamında ilk olarak bahçede kurulan tanıtım stantlarını gezen Çiçekli, ardından bahçede incelemelerde bulunarak Atlas Lale’nin kurucusu Latif Ateş’ten üretim süreçleri, ihracat faaliyetleri ve firmanın genel yapısı hakkında bilgi aldı.
Lale bahçesine ziyarete gelen vatandaşlarımızla da bir süre sohbet eden vali Çiçekli, Karaman’ın tarımsal üretim kapasitesine önemli katkılar sağlayan bu tür yatırımların, hem ekonomik kalkınma hem de ilimizin tanıtımı açısından büyük bir değer taşıdığını vurgulayarak firma yetkililerine özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederek başarılarının devamını diledi.
Türkiye’de lale soğanı üretimi yapan tek firma konumundaki Atlas Lale, 200’den fazla belediyeye, 11 farklı ülkeye, zincir marketlere ve peyzaj firmalarına düzenli olarak lale soğanı tedarik etmektedir. Her yıl aralık ayında başlayan dikim çalışmalarıyla birlikte 10 milyonu aşkın lale soğanı toprakla buluşmaktadır. Ziyarete Kazımkarabekir Kaymakamı Nural Cengiz Yamakoğlu, İl Jandarma Komutanı Kd.Albay Osman Saygılı, Kazımkarabekir Belediye Başkanı Durmuş Demir, İl Özel İdare Genel Sekreteri Ali Yener Terlemez ve ilçe kurum amirleri de katıldı.leceği için olumlu bir adım gibi görünse de, içeriği ve uygulama şekli hakkında ciddi soru işaretleri barındırıyor. Küresel ölçekte yürütülen çevre politikaları, zaman zaman yerel halkların yaşam biçimlerini ve ekonomik dengelerini derinden etkileyebiliyor. Bu nedenle, böylesine kapsamlı bir düzenlemenin detaylarının dikkatlice incelenmesi, toplumun tüm kesimlerinin fikirlerinin alınması ve şeffaf bir şekilde tartışılması büyük önem taşıyor. Hatırlayalım; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa ile başlayan süreç, toplumsal yapımızda ciddi kırılmalara yol açmıştı. Hayvan hakları yasası ile sokak hayvanları meselesi de zamanla kontrolden çıktı ve bugün gelinen noktada toplumun huzurunu tehdit eden boyutlara ulaştı. Bu örnekler, iyi niyetle çıkarılmış olsa da sonuçları iyi hesaplanmamış yasaların nasıl sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. İklim Kanunu da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Tarım, hayvancılık, enerji ve sanayi gibi stratejik alanları doğrudan etkileyebilecek bir düzenleme, sadece çevreyi değil, aynı zamanda ülke ekonomisini, gıda güvenliğini ve toplumsal dengeyi de ilgilendiriyor. Örneğin, sera gazı salınımını azaltma hedefiyle bazı hayvancılık faaliyetlerinin kısıtlanması gündeme gelirse, bu durum et fiyatlarını, üreticiyi ve tüketiciyi doğrudan etkileyebilir. İklimi koruyalım, doğaya sahip çıkalım elbette. Ancak bunu yaparken, ülkemizin gerçeklerini, toplumsal ihtiyaçlarını ve yerli üreticinin durumunu göz ardı etmeyelim. Hazırlanan yasalar, halktan kopuk değil, halkın içinde yoğrulmuş metinler olmalı. Aksi takdirde, iyi niyetli adımlar bile zamanla büyük sorunlara dönüşebilir. İklim Kanunu’nun Meclis’te bu hafta görüşülmeye devam edeceği belirtiliyor. Temennimiz, bu süreçte daha fazla şeffaflık sağlanması, kamuoyunun ve uzmanların görüşlerinin dikkate alınması ve ülkemizin ihtiyaçlarına uygun bir yasal çerçevenin oluşturulmasıdır. Çünkü mesele sadece iklim değil, aynı zamanda geleceğimizdir.
Ziyareti kapsamında ilk olarak bahçede kurulan tanıtım stantlarını gezen Çiçekli, ardından bahçede incelemelerde bulunarak Atlas Lale’nin kurucusu Latif Ateş’ten üretim süreçleri, ihracat faaliyetleri ve firmanın genel yapısı hakkında bilgi aldı.
Lale bahçesine ziyarete gelen vatandaşlarımızla da bir süre sohbet eden vali Çiçekli, Karaman’ın tarımsal üretim kapasitesine önemli katkılar sağlayan bu tür yatırımların, hem ekonomik kalkınma hem de ilimizin tanıtımı açısından büyük bir değer taşıdığını vurgulayarak firma yetkililerine özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederek başarılarının devamını diledi.
Türkiye’de lale soğanı üretimi yapan tek firma konumundaki Atlas Lale, 200’den fazla belediyeye, 11 farklı ülkeye, zincir marketlere ve peyzaj firmalarına düzenli olarak lale soğanı tedarik etmektedir. Her yıl aralık ayında başlayan dikim çalışmalarıyla birlikte 10 milyonu aşkın lale soğanı toprakla buluşmaktadır. Ziyarete Kazımkarabekir Kaymakamı Nural Cengiz Yamakoğlu, İl Jandarma Komutanı Kd.Albay Osman Saygılı, Kazımkarabekir Belediye Başkanı Durmuş Demir, İl Özel İdare Genel Sekreteri Ali Yener Terlemez ve ilçe kurum amirleri de katıldı.leceği için olumlu bir adım gibi görünse de, içeriği ve uygulama şekli hakkında ciddi soru işaretleri barındırıyor. Küresel ölçekte yürütülen çevre politikaları, zaman zaman yerel halkların yaşam biçimlerini ve ekonomik dengelerini derinden etkileyebiliyor. Bu nedenle, böylesine kapsamlı bir düzenlemenin detaylarının dikkatlice incelenmesi, toplumun tüm kesimlerinin fikirlerinin alınması ve şeffaf bir şekilde tartışılması büyük önem taşıyor. Hatırlayalım; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa ile başlayan süreç, toplumsal yapımızda ciddi kırılmalara yol açmıştı. Hayvan hakları yasası ile sokak hayvanları meselesi de zamanla kontrolden çıktı ve bugün gelinen noktada toplumun huzurunu tehdit eden boyutlara ulaştı. Bu örnekler, iyi niyetle çıkarılmış olsa da sonuçları iyi hesaplanmamış yasaların nasıl sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. İklim Kanunu da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Tarım, hayvancılık, enerji ve sanayi gibi stratejik alanları doğrudan etkileyebilecek bir düzenleme, sadece çevreyi değil, aynı zamanda ülke ekonomisini, gıda güvenliğini ve toplumsal dengeyi de ilgilendiriyor. Örneğin, sera gazı salınımını azaltma hedefiyle bazı hayvancılık faaliyetlerinin kısıtlanması gündeme gelirse, bu durum et fiyatlarını, üreticiyi ve tüketiciyi doğrudan etkileyebilir. İklimi koruyalım, doğaya sahip çıkalım elbette. Ancak bunu yaparken, ülkemizin gerçeklerini, toplumsal ihtiyaçlarını ve yerli üreticinin durumunu göz ardı etmeyelim. Hazırlanan yasalar, halktan kopuk değil, halkın içinde yoğrulmuş metinler olmalı. Aksi takdirde, iyi niyetli adımlar bile zamanla büyük sorunlara dönüşebilir. İklim Kanunu’nun Meclis’te bu hafta görüşülmeye devam edeceği belirtiliyor. Temennimiz, bu süreçte daha fazla şeffaflık sağlanması, kamuoyunun ve uzmanların görüşlerinin dikkate alınması ve ülkemizin ihtiyaçlarına uygun bir yasal çerçevenin oluşturulmasıdır. Çünkü mesele sadece iklim değil, aynı zamanda geleceğimizdir.