Bir yaz günüydü. Çarşıda arkadaşla ayakta muhabbet ederken, yaşlı bir amcamın yolun karşısına geçmek istediğini gördü. Vızır vızır arabalar durmak bilmiyordu. Arkadaştan müsaade isteyip yaşlı amcanın karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olmuştu. O kadar dua etmişti ki yaşlı adam... Çarşıdan bir-iki öteberi almış evine gideceğini söyledi... Arabam az ilerde, sizi evinize kadar götürmeme izin verin... Arabada iken amcayla sohbet ediyordu. -amca eviniz hangi sokak hangi mahalle? diye sordu... Amca kısık bir sesle; benim evim yok evladım, Huzurevinde kalıyorum... eşiniz yok mu amca? diye sordu delikanlı. - Yıllar önce bir hastalıktan dolayı kaybettim kendisini... -çocuk var mı? diye sordu delikanlı. - 3 çocuğumuz vardı hepsi de evlendi. Hatta torunlarım bile var... o çikolataları torunlarınız için mi aldınız? Amcanın gözleri buğulanmış, titreyerek sözlerine şöyle devam ediyordu; Ben üç evlat yetiştirdim. Onlar için bir dam ve dört oda yaptım. Onlar bana bir odayı çok gördüler ve Huzurevine bıraktılar. Torunlarımı bile göstermiyorlar bana, onları ne çok özledim... Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. -almış olduğunuz çikolataları ne yapacaksınız peki? Birgün geleceklerini biliyorum. Her gün torunlarım gelecek diye umutlanıyorum ve onlar için alıyorum birşeyler... Gelmezlerse de onları Huzurevine ziyarete gelen aile ve çocuklara ikram ediyorum... diyerek sözlerini tamamlamıştı... Huzurevine bırakmıştım amcayı. Arabadan indikten sonra; - Birgün eşin ve çocuklarıla ziyaretimize gelir misin evladım? diye bir soru yöneltmişti... Delikanlı: inşallah amca, neden olmasın demiştim. Bir akşam yemekten sonra, eşiyle Huzurevinde kalan yaşlıları ziyaret konusunda sohbet ediyordu. Eşide istiyordu bunu. Uzun zamandır böyle bir etkinliğe katılmamıştık. Haftasonu gelip çattığında, eşi ve çocuklarla beraber bir buket çiçek eşliğinde Huzurevine ziyarete gelmişti. Huzurevi sakinlerinin ayrı ayrı hüzünlü ve buruk hikayelerini dinledi. Onlarla birlikte hüzünlenmişlerdi. Amcada oradaydı tabi ki... Çikolataları hazır etmişti. Bizi gördüğüne o kadar mutlu olmuştu ki... Bazı duygular vardır anlatılamaz... Hayatta ilgi, sevgi ve desteğimizi en çok hak edenlerin başında Anne, Babamız gelir. Rasûlüllah (s.a.v) ” Rabbin rızası anne babanın rızasına, öfkesi de anne babanın öfkesine bağlıdır " buyurmuştur... Anne Babamıza göstereceğimiz şefkat ve merhamet, onların huzurlu bir yuvaya en çok ihtiyaç duyduğu ihtiyarlık çağında ayrı bir önem taşımaktadır. Ömürlerinin bu en hassas döneminde onların yanında olmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hayır dualarını almak bize Allah'ın rızasını kazandıracak en önemli vesilelerdendir... Hz Muhammed ( sav) şöyle buyurmuştur: " Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder"...
BU VESİLEYLE, EN KIYMETLİ HAZİNELERİMİZ BÜYÜKLERİMİZİN BU GÜNÜNÜ SAYGI VE SEVGİYLE KUTLUYOR, O PAMUKSU ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM