Milli bayramlar yaklaştıkça okullar da bando provaları yapılırdı. Sabahları heyecanla uyanırdık, ailecek aynı heyecanı paylaşırdık. Evlerin kapılarına bayraklar asılırdı... Büyük küçük, yaşlısı genci bayram kutlaması yapılacak olan şenlik alanını Hınca hınç doldururlardı...
Ben çocukken okulumuz da her sınıftan bir başarılı öğrenci seçilir, günün anlam ve önemini belirten yazılar ve şiirler okunurdu. O zamanlar sınıflarda bas konuş megafon sistemi bulunuyordu, sınıf kapılarının üstünde. Sınıfımızın en başarılı öğrencilerinden birisi olan Rezzan Ayvaz o günkü şiirini büyük bir duygu ve heyecanıyla seslendirmişti. " Saat 09:05 geçe, ATAM Dolmabahçe de Gözlerini kapamış, Bütün Dünya ağlamış...
Doktor doktor kalksana, Lambaları yaksana. ATAM elden gidiyor, Çaresine baksana... Uzun uzun kavaklar, Dökülüyor yapraklar. Ben ATATÜRK'E doymadım, Doysun kara kara topraklar...” Bizler de onun duygularına ve heyecanına ortak olurduk...
Milli Bayramlar gelmeden bir gün öncesinden sınıfları süslerdik ( fenerlerle, boydan boya süs malzemeleri ile), pencerelere kağıt bayrakları yapıştırırdık ve bayrama hazır hale getirirdik...
Bilmiyorum ki...!
Her ne olduysa, bayramlar eskiki coşkuyla kutlanmıyor. Hissettiğimiz coskular yureğimizde ki duygular yok olmuş. Bununla beraber milli değerlerimiz unutulmuş. Peki sorarım size; Çocuklarınızın eskilerde sizlerin yaşadığı coşkuyu, heyecanı şimdilerde yaşayamaması sizi tedirgin etmiyor mu?...