AK Parti'nin 31 mart yerel seçimlerde Karaman'da aldığı yüzde 24'luk sonuçtan ders almayıp yenilginin faturasını özellikle kamu kurumlarının yöneticilerine ve gazetecilere kesmeye çalışan il başkanı Murat Öztürk ve ekibinden bazı şahışlar kamu kurum yöneticilerinin makam odalarına baskını son günlerin en önemli gündemi oldu. Özellikle Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekiminin odasına yapılan baskınla ilgili olaylar sosyal medyada paylaşılırken ulusal medyada ve yerel medyada köşe yazılarına da konu olurken Karaman yerel muhalefetinden henüz daha ses seda çıkmadı.
Karaman'da bu kadar da olamaz dedirtecek olaylara şahit olmaya başladık...
Karaman'da yaşanan olumsuzluklar ve seçim yenilgisinin faturasını bir yerlere kesmeye çalışan ve kesmekle de kalmayıp orayı burayı tehdit edip baskınlarla kurum amirlerini ve gazetecileri sindirmeye çalışanlar, gazetecileri ve kurum amirlerini tehdit ettikleri yetmedi iftira da atmaya başladılar. Kendilerine biat etmeyen kurum amirlerine beceriksiz, İstedikleri şekilde haber yapmayan, gerçekleri yazan gazetecilere de rüşvetçi diye ithamlarda bulunmaya başladılar.
Karaman'da AK Parti İl Teşkilatının ve bu teşkilatın il başkanı konumundaki şahsın devlet kurumları, halk ve basın mensupları ile ciddi sorunlarının olduğunu artık herkes biliyor.
Karaman'da en koyu AK Parti'liler bile bu durumun farkında ve olan bitenlerden rahatsızlar ancak, parti içinden ve milletvekillerinden de ses yok.
Şu bir gerçek ki, Karaman'da yaşanan bu sorunların, hukuksuzlukların ve krizlerin faili AK Parti İl Başkanı ve yanındaki ekibi. Lakin, bunlara kayıtsız kalan muhalefetin varlığı ve sorumluluğu da yadsınamaz bir gerçek. Burada rasyonel ve realist bakarsak, Karaman'da muhalefet yok ve muhalefet görevini gazetecilerin yaptığı da bir gerçek... Oysa özellikle Karaman'da ana muhalefet il başkanı ve milletvekili, muhalefet gibi görev yapmadığı için özellikle Karaman’da, iktidar krizi yetmezmiş gibi nasıl oluyorsa aynı anda derin bir muhalefet krizi de yaşıyoruz.
Karaman'da Muhalefet Yok.
Bu olay bir daha gösterdi ki,
Karaman'da ana muhalefet de yok baba muhalefet de yok...
AK Parti içinden de ses seda yok...
Ve Karaman sahipsiz ve muhalefetsiz olunca, muhalefetin yapamadığını gazeteciler yapıyor.
Gazetecilerde gerçekleri yazınca. AK Parti İl Başkanının hedefinde şimdi gazeteciler var. Gazetecileri, rüşvetçilikle, para karşılığı haber yapmakla suçluyor.
Gazeteciliğinde örnek aldığım ve devamlı takip ettiğim Üstadım Ahmet Tek, köşesinde AK Parti İl Başkanına;
''-Ak Parti İl Yönetimi hangi sıfat, yetki ve kendilerinde hak görerek, bir başhekimi il binasına çağırabiliyor?
-Randevu alınmadan, kapı çalınmadan başhekimin makamına hangi hak ve yetkiyle girildi?
-İl başkanının başhekime emir verme hak ve yetkisi var mı?
-Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki sorunların çözümünün yolu gelinen nokta mı?
1-Başhekime telefonla mesaj gönderip İl Başkanlığı binasına gelmesini istediniz mi istemediniz mi?
2-Size, İl Sağlık Müdürlüğünde görüşelim yanıtı verildi mi, verilmedi mi?
3-Başhekimin odasına randevusuz ve izinsiz girdiniz mi, girmediniz mi?
4-Hak ve yetkiniz olmadığı halde başhekime emirler yağdırmaya kalktınız mı, kalkmadınız mı?
5-Başhekim sizi öfkenizle baş başa bırakıp makam odasından ayrıldı mı, ayrılmadı mı?
6-Vazolar ve biblolar yere saçıldı mı saçılmadı mı?
Bu soruların yanıtını istiyorum. Siz hangi yetkiyle bir başhekime talimat verme hakkını kendinizde gördünüz? Yaptığınız açıklama bile utanç belgesi. Farkında değil misiniz? Yaptığınız davranış ahlâki mi, yasal mı? Siz kimsiniz?''
diye soruyor.
AK Parti İl Başkanı Murat Öztürk'de bu soruları “Son günlerde para karşılığında bazı kişilerin gazetecilik adı altında haber yapanların çokluğu dikkate alındığında kayda değer bir ücret almış mıdır onu bilemem onu da kendi vicdanına ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum.” şeklinde cevaplıyor..
Duayen gazeteci Ahmet Tek ve Yunus Emre Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adem Kocatürk ve ayrıca Hacıali Güley gibi çok sayıda gazeteci gibi bende soruyorum...
Sayın Murat Öztürk, bugüne kadar hangi gazetecilere, ne kadar para verdiniz? Bunları açıklayın! Reklam paraları dahil. Hangi gazetecinin kızı, oğlu, gelini, yakını işe alındı? Kimlere referans oldunuz? Kimlere söz verdiniz? Seçim sürecinde kimleri görevden aldırdınız? Kimlerin görevden alınması için hangi kurum amirlerine baskılar yaptınız? Kimleri tehdit ettiniz? Üniversite personeli adına yapılan ancak, üniversite personeline verilmeyen 8, toki konutlarını kimlere peşkeş çektirdiniz. Altı araçla Kızılay Karaman Şubesini ne sebeple bastınız, şube başkanını neden tehdit edip küfür ettiniz?
“Son günlerde para karşılığında bazı kişilerin gazetecilik adı altında haber yapanların çokluğu dikkate alındığında kayda değer bir ücret almış mıdır onu bilemem onu da kendi vicdanına ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum.'' diyorsunuz. Peki siz, hangi kamu bankalarının avukatlık işlerini takip ettiğinizi ve ne kadar ücreti aldığınızı açıklayın?
Gazetecileri suçlayarak bir yere varamazsınız ve size bu işten ekmek çıkmaz. Siz önce Karaman'da aldığınız seçim sonuçlarına bakın ve neden böyle oldu diye de kendinizi bir muhasebeye çekin...