Kaldırımlar çeşitli ağaçlardan kopup gelen rengarenk yapraklarla kaplıydı. Yağmurun sıcacık gülümsemesiyle her tarafı toprak kokusu sarmıştı. Yağmurun hızını arttirmasiyla herkes bir tarafa koşuşturmaya başlamıştı. Bir ben kalmıştım, kaldırım issizliğinda, yağmur içinde hisseden. Gözlerimin aynasına yansıyan, bir ressamın çizebileceği en güzel tablolardan birisiydi bu. Renkler ve kokular adeta büyülüyordu beni... Aylardan Eylül, Dışarıda esen uğultulu bir müzik sesi rüzgar... Pencereye vuran yağmur tanecikleri, cama resimler çiziyor uzun uzun... Sen ise gözlerimin önünde güzel bir hayal gibisin. Ruzgar sesiyle gicirdayarak açılan şiddetle kapanan kapılar, pencereler. Evren yine kızgın... Bomboş sokaklar... Rüzgarla bir oyana bir buyana savrulan kağıt parçaları ve her birinin içine senden harfler yazdım, belki bir rüzgarla gelir diye sana... Hani bir gün yine böyle bir hava vardı dışarda, ve sen bana Osman ve Gülperinin hüzünlü aşk hikayesini anlatıyordun; " Osman, genç yaşta babasını kaybettiği için evin geçim yükü onun omuzlarına yüklenmişti. Evlenme yaşına gelmiş ama,o annesine ve kardeşine bakmakla yükümlü olduğu için, bu konuya vaktini ayıramıyodu. Yakışıklı idi, etrafında genç kızlar dolaşır durur ama, hiçbiriyle ilgilenmezdi. Osman gönlünün sevdiğini arıyordu. İş çıkışı, evlerine yakın rengarenk çiçeklerle dolu bir gül bahçesi vardı. Dinlenmek için oraya gelir ve çiçeklerin kokusuyla günün yorgunluğunu orada bırakarak evine dönüyordu. * İş çıkışı yine dinlenmek için bahçesine uğradı. Çiçeklere bakarken, güllerle uğraşan çok güzel bir kız gördü ama, gördüğü bir kızmıydı perimiydi bir anlam veremiyordu kendince. Geceleri uyuyamıyordu. "O nasıl bir güzellik” diyede aklından geçiriyordu. İş molasında tekrardan gül bahçesine geldi. Amacı genç kızın ismini öğrenmek ve onun elinden yakasına takmak için bir istemek. Dinlenmek için oturduğu banka, genç kız elinde iki çay getirir ve oturmak için izin ister. İkisi birlikte koyu bir sohbete dalarlar. Genç kızın isminin "Gülperi" olduğunu öğrenir ve adınında "Osman" olduğunu söyler. Çaylarını bitirdikten sonra müsaade isteyerek ayrılacakları sırada ; Osman, Gülperi'ye dönerek "sizi bir daha görebilecekmiyim" diye sorar. Gülperi'de "ne zaman isterseniz ben hep burdayım" diyerek ifadesini dile getirir.
Gülperi ailesinin tek evladı. Annesi ve Babasını bir trafik kazasında kaybetmiş. Gül Bahçesinde bulunan gülleri satarak geçimini sağlıyor. Osman ve Gülperi arasında aşk rüzgarları ese dursun. Osman molalarda ve iş çıkışında soluğu Gülperi'nin yanında alıyordu. Dinlenirken bir yandan çaylarını yudumluyor bir yandan da sohbetlerini sürdürüyordu. Osman, Gülperi'nin gözlerine bakarak, yarınki buluşmalarında bir kahve içmelerini ve özel bir konu hakkında konuşmak istediğini söyler. Akşam karanlığı çökmüş, yıldızların ışığı altında, Gülperi mutluluğundan havalara uçuyor bu gece merakından "gözlerime uyku girmez” diye söyleniyordu kendince. ** Osman olanları Annesine anlatır ve işyerinden izin isteyeceğini söyler. Birgün sonra işyerinden izin alır ve sinek kaydı traşını olduktan sonra bir buket çiçek yaptırır ve gül bahçesinin yolunu tutarken ikide alyans yüzük alarak yola koyulur. Gülperi hazırlıklı davranmış en güzel elbisesini giymiş ve Osman'ı beklemeye koyulmuştur, Osman gül bahçesinin kapısında kendini gösterir. ** Gülperi ona hayranlık içinde bakıyorken, Gülperi'nin de güzelliğine diyecek yoktur hani. Gözlerini birbirlerinden alamamışlar. Gülperi Osman'ı bahçesinin kamelyasına davet eder. Osman elindeki çiçek buketini onun eline "bu çiçekler senin için" diyerek takdim eder. Sessizlik hakimdir. Kahveler içildikten sonra suskun kalmaya dayanamayan Osman dayanamayıp Gulperi'ye olan sevdasını dile getirir, O'da bu aşka karşı olmadığını ifade ederek yüzüklerini takarak bu aşk yolunda ilk adımı atmış oldular...