Değerli dostlarım…
Burada önemli bir noktayı sizlerle bir kez daha paylaşmakta yarar görüyorum…
Bakınız, özellikle, altını çizerek ifade ediyorum: Savaş Kalaycı, Mevlüt Akgün, Recep Sertçelik, Mehmet Karakaş, Nihal Tümene, Durdu Elif Çeliktaş ve ismini sayamadığım tüm partilerin adayları ve bağımsız adaylar da Karaman’ımızın birer değeridir ve elbette bizim de saygı duyduğumuz, hürmet gösterdiğimiz önemli şahsiyetlerdir. Nasıl ki, diğer illerdeki adaylar o illerin değerleri ise Karaman’ımızın adayları da bizim değerlerimizdir… Bu ülkeye ait, bu topraklara ait ne varsa, bu ülkenin bir ferdi olarak onların tamamı bizim değerimizdir, saygı duymamız gerekir. Halkın sahiplendiği, bir değer olarak kabul ettiği, siyasi görüş olarak benimsediği, mensup oldukları partilerinin de seçip aday gösterdiği her adaya oy vermeyebiliriz. Evet, beğenmeyebiliriz, eleştirebiliriz, karşıt görüşlerimizi söyleyebiliriz, hakkında yazabiliriz ama toplum karşısında küçük düşürücü, karalama ve iftiraya yönelik haberleri asla…
Bunları burada laf olsun diye ilk kez de söylemiyorum… Hayatım boyunca hep bu yaklaşımı savundum. Hayatım boyunca, hiç kimsenin siyasi görüşüne, şahsına ve yaşam tarzına bir kastımız olmamıştır. Hiç kimsenin görüşüne, fikrine, ideolojisine, eleştirisine tahammülsüzlük yapmadım. Haber sitemizi devam ettirdiğimiz müddetçe de yapılmasına müsaade etmeyiz. Çünkü her insan düşüncesiyle, tercihleriyle, kabulleriyle saygı değerdir.
Değerli dostlar, 2017 yılında Facebook üzerinden Karaman Son Dakika Sosyal Medya grubunu babam Veysel Göktekin öncülüğünde birlikte kurduk. Grubumuz şu anda 64 bin üyeye ulaştı. Grubumuzda genelde Karaman’da yayın yapan haber siteleri paylaşım yapmaktadır. Haber siteleri, her seçimde olduğu gibi bu seçim sürecinde de siyasi haber, reklam ve yorumları yoğunlaştırdılar. Bazı gazetecileri ve haber sitelerini tenzih ediyorum... Hatam varsa lütfen düzeltin. Bazı Haber siteleri siyasi haberler ve reklamlar yününden işi öyle bir noktaya getirdiler ki, sanki bir siyasi partinin özel yayın organı gibi paylaşım ve haberler yapmaya başladılar. Daha da ileri gidererek reklam aldıkları parti adaylarının trolliğine bile soyundular... Kendileri gibi olmayanı da dışladılar, ötekileştirdiler.
Bütün bunları neden söylüyorum?
Gazetecinin tanımı belli... Basının da gazetecinin de bir onuru var, şerefi var... Bir gazeteci siyasi haberler de yapar yapmalı da. Buna itirazım yok. Ancak, bir siyasi parti taraftarı, parti sözcüsü gibi haber ve paylaşım yapmamalı. Gazeteci ise gazeteci gibi davranmalı.
Durum maalesef böyle...
Biz de grup yönetimi olarak bu duruma karşı, haber siteleri tarafından paylaşılan rutin haberler dışındaki siyasi reklam içerikli özel haberlere kısıtlama getirdik. Bu kararımıza bir kısım arkadaşlarımız, tepki gösterseler de bir kısım haber siteleri kararımızı normal karşıladılar. Siyasi reklam içerikli ( övücü, karalayıcı ) haberlere, paylaşımlara ve yorumlara kısıtlama getirmemize rağmen, bazı paylaşımlar yapılıyor. Bu tür paylaşımları kısıtladığımız halde gözden kaçıyor. Küfür, hakaret, aşağılama v.b. yorum ve paylaşımları elimizden geldiği kadar siliyoruz zaten. 64 bin üyesi olan bir grubu idare etmek, yönetmek elbette zor ve meşakatli bir iş. Grubumuz neredeyse ilçe hatta il nüfusu gibi kalabalık. 64 bin üyenin hepsi de aynı görüşte, aynı cinste, aynı yaşta değiller ki. Her üyenin farklı farklı görüşleri, paylaşımları beğenileri, duruşları var. Bu üyelerin hepsini de kontrol etmek mümkün değil. Yorumlar, paylaşımlar beğeniler, eleştiriler var ve var olmaya devam edecek. Bundan doğal ne olabilir ki. Grubumuzda siyasi reklamları paylaşamayan bazı haber siteleri, grup yöneticilerimizi reklam aldıkları siyasilere karşı suçlayarak, ‘’sizin adayınıza, sizin siyasi görüşünüze karşı oldukları için, sizinle ilgili haberleri siliyorlar v.b. ’’ iddialarda bulunuyorlar. Bu iddialara inanan siyasiler de oldu, inanmayan siyasiler de oldu. Bunların iddialarına inanan bazı siyasiler de bize karşı tepki vererek işi tehdide kadar götürdüler. Durumu düzeltelim diye alttan aldık, durumu siyasilere açıkça anlattık. Buna rağman, bazı siyasiler öyle çirkefleştiler, ileri gittiler ki, ‘’ şu haberi kaldırın, şu haber kalsın, şu haberi niye silmediniz, o haberi kaldırmadınız, şu yorumu niye silmediniz, bu haber de ne... v.b.’’ diye, işi tehdide kadar götürdüler. Sanki biz onların emir eriyiz. Ya da özel basın birimiyiz.
Bazı siyasiler öyle şartlanmışlar ki; Sanki biz falan parti, filan aday düşmanıyız… Sanki biz filan adaya karşıyız… Sanki bizim filan partini filan adayına karşı bir husumetimiz var… Sanki onların aleyhine yapılan haberleri biz yapmışız ya da yaptırmışız.
Allah aşkına, bize böyle bir yaftayı yapıştırmaya, bizi böyle göstermeye, bizimle ilgili böyle bir imaj çizmeye kimin ne hakkı var? Üstelik bu, dün ya da bugün değil, yıllardır yapılıyor ve ısrarla yapılıyor… Şimdi çıkıyor bazıları diyor ki “ Bizim partinin ve adayın aleyhine yapılan haber sizin grupta xx haber sitesi tarafından paylaşılmış, bu haberi niye silmiyorsunuz. Yapılan habere bir vatandaş küfürlü yorum yapmış siliyoruz, bu yorumu niye siliyorsunuz…’’ Allah aşkına, “adam küfür ediyorsa, aleyhine haber yapıyorsa ” ben bunların neresine cevap vereceğim, neresini düzelteceğim? Yapılan haberin, yorumun hesabını bana niye soruyorsun?
Kıymetli basın mensubu kardeşim, reklam alıyorsan parasını alıyorsun...
Aldığın siyasi reklamı benim grubumda paylaşmak sözü ile mi alıyorsun?
Değerli siyasi parti temsilcisi kardeşim, bir haber sitesine reklam veriyorsan reklamını da onlar yayınlasın. Verdiğin reklamı, tanıtım haberini Karaman Son Dakika Grubuna da mı verdin de yayınlanmadı diye hesap soruyorsun? Aleyhinde kim yorum, haber yapıyorsa git onlarla muhatap ol. Beni gecenin yarısında niye rahatsız ediyorsun...
Pes doğrusu.
Git, haberi yapana ve yorumu yapana sor. Ne soracaksan! Bu tür dedikoduların, söylentilerin, iddiaların, ithamların, iftiraların peşine düşsem, onları düzeltmeye kalksam ben işime gücüme bakamam. Lütfen ya, el insaf…
Nasıl bir anlayış bu anlayamadım. Basın özgürlüğünün olduğu bir yerde gazetecilere yapılan bu davranış hoş değil, hem de hiç hoş değil. Sürekli önyargıyla, suizanla, paranoyayla hareket etmenin kime ne faydası olabilir? Böyle takıntılarla hareket edersek, hoşgörüyü, uzlaşıyı, kucaklaşmayı nasıl sağlayabiliriz?
Yapılan bu yanlışı bu defalık hoş görüyoruz. Yapılan yanlışları ısrarla vurgulamanın da elbette bir faydası yoktur, olan olmuştur, geçen geçmiştir, ama yanlış yapanların da ısrarla yanlış yapmaya devam etmesi de doğru değildir. Tanınmayan, bilinmeyen, ne yapacağı belli olmayan insanlarla ilgili iddialar üç beş gün anlam taşıyabilir. Ancak, onlarca yıldır milletin önünde, bu mesleği icra etmiş, ne yaptığı, ne yapacağı belli olan insanlara tehdit vari hareketler çekmek doğru mudur sizce? Babamın geçmişte yaptığı gazetecilik mesleğinden dolayı doğuştan bu mesleğin zaten içindeydik ve halen içindeyiz ve yedi yıldır da fiilen bu mesleğin içindeyim. Artık ne yaptığımız da belli, ne yapacağımız da… Bütün Karaman gördü ki, bizim iyilik, güzellik ve hoşgörüden başka bir amacımız yok. Karaman Sondakika Karaman Haber (karamansondakka.com) haber sitemiz deki yazılarımız, haberlerimiz, paylaşımlarımızdan da görülüyor ki, bizim baskıyla, dayatmayla, yok saymayla, yandaşlıkla, partizanlıkla, dışlamayla, karalamakla, iftira ile işimiz yok. Kimseyi ötekileştirmek, karşı kutba itmek, dışlamak gibi bir tarzımız da yok.
Bakınız hukuk önünde, Anayasa ve yasalar önünde hiç kimse imtiyazlı değildir. Siyasi gücünü kullanarak sansür gibi, basın üzerinde baskı yapmaya hiç kimsenin hakkı yok. Siyasi gücünü kullanarak, kimse korku pazarlamasın… Kimse korku tüccarlığına soyunmasın… Bu ülke de hukuk var, adalet var. En önemlisi milli irade var. Demokrasi var. Bunun için yapmamız gereken anlayışlı olmaktır, birbirimizi anlamaya çalışmaktır, tahammülle diyalog ve ilişki içinde olmaktır… Her türlü korkunun panzehiri tanımaktır, bilmektir, gerçeklerle yüzleşmektir. Sanal, suni, hayali olanı bir kenara bırakıp, hayatın gerçeklerini, var olan durumu nazara almalıyız…
Türkiye tüm korkularını, tüm o sanal tehditleri geride bırakarak aydınlık bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerliyor. Biliyoruz ki, bu propagandayı yapanlar veya alet olanlar, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunmuş olmuyorlar, değişim sürecini desteklemiş olmuyorlar. Biz, her şeye rağmen Karaman’da barış ve huzurun bozulmaması için grubumuzda taşkınlık ve trollük yapanlara müsaade etmiyoruz.
Şahsım ve grup yönetimim adına biz, her şeye rağmen yerel seçimlerin barış ve hoş görü içinde geçmesini istiyor, yerel seçimlerde aday olan tüm adaylara başarılar diliyoruz. Yerel Yönetimler ve Mahalli İdareler Seçimlerinin ülkemize, milletimize, Karaman’ımıza hayırlı olmasını diliyor, herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.
Karaman'da siyaset bitmiştir. Siyasi gelecek deme.. Karaman'da siyaset bitmiştir. Siyasi gelecek de menepoza girmiştir.