Eleştiri özgürlüğü, bireylerin, devletin, kurumların, fikirlerin, inançların veya diğer bireylerin davranışlarını veya politikalarını özgürce değerlendirme ve görüşlerini ifade etme hakkıdır.
Bu, demokrasinin ve ifade özgürlüğünün önemli bir bileşenidir.
Eleştiri özgürlüğü, toplumda yanlışların düzeltilmesine, düşünce alışverişine ve kamuoyunun sağlıklı bir şekilde oluşmasına katkıda bulunur..
Her nedense bazıları eleştiri ve ifade özgürlüğünü halen özümseyemedi...
Halkın umudu olmuş bir parti, hele hele isminin başından adalet olan bir partinin temsilcisi yaptığı her harekete, söylediği her söze dikkat etmeli ve yaptığı hareketlerin ve söylediği sözlerin hesabını da kamuoyuna vermeli.
Ben gazeteciyim, uzun yıllar bu mesleğe emek verdim. Gazeteciliğin bir ahlakı var. Aynı dünya görüşünü paylaşmış olsak bile hiç bir partiye yâda vakfa sırtımı dayayıp gazetecilik adı altında parti sözcüsü gibi haber yapmadım. Yapmam da. Benim gazetecilik ahlakım ve aile terbiyem buna müsaade etmez. Bugüne kadar nerede bir haksızlık, yolsuzluk, adaletsizlik ve zorbalık varsa karşısında oldum. 31 Mart mahalli idareler seçimleri sürecinde bazı kesimler tarafından Karaman Belediyesi ve MHP adayı Savaş Kalaycı aleyhine kullanılmak üzere izinsiz olarak alınmış ses kayıtları vb. argümanlarlari basın yayın organlarına servis ettiler. Yayınlamamızı istediler. Bu argümanları bazı gazeteci arkadaşımız yayınladı ve onların istediği şekilde MHP adayı aleyhine haber yaptılar. Fakat, yasal ve etik olmadığı için ve de gazetecilik ahlakım gereği bu tür argümanları haber yapmadım. Karaman Son Dakika grubunda paylaşılan bu tür haber ve paylaşımları da kaldırdım ve müsaade etmedim. Bu tür haber yapan pek çok gazeteci arkadaşımızı da gruptan çıkardım. Hangi parti aleyhine olursa olsun toplumda gerginlik yaratacak tüm haber, paylaşım ve yorumları kaldırdım. Bazıları seçim yenilgilerini hazm edememiş ki, yenilgilerinin iç muhasebesini yapmak yerine ailem ve benden intikam alma yolunu seçtiler.
Nitekim, 9 Ağustos tarihinde yazdığım bir köşe yazımda AK Parti Karaman İl başkanı Murat Öztürk'e Karaman Eğitim ve Araştırma hastanesi başhekiminin odasına yaptığı baskınla ilgili olarak eleştirilerim olmuş ve cevaplamasını istediğim bazı sorularım olmuştu.
AK Parti il Başkanı Murat Öztürk, köşe yazımda cevaplamasını istediğim sorularıma cevap vermek yerine, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde yaklaşık üç yıldır İdari ve Mali İşler Daire başkanlığı görevini yürüten babam Veysel Göktekin'in görevden alınması ile ilgili asılsız ve iftiralara varan iddilarla cevap vermiş, ayrıca yaptığı basın açıklaması ile de görevden alınmasına bir nevi sevindiğini teyit etmistir. Yaklaşık 28 yıllık memuriyet hayatının neredeyse 20 yılını idarecilikle geçiren babam Veysel Göktekin, hiç bir makama lütufla veya tepeden inme gelmemiş, memurluk, şeflik, şube müdürlüğü, fakülte sekreterliği, genel sekreter yardımcılığı, öğrenci işleri daire başkanlığı, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı görevlerine basamak basamak sırası ile liyakati ile hak ederek atanmış ve bu görevlerini başarı ile yürütmüştür.
9 Ağustos 2004 tarihinde yazdığım bir köşe yazımda AK Parti Karaman İl başkanı Murat Öztürk'e Karaman Eğitim ve Araştırma hastanesi başhekiminin odasına yaptığı baskınla ilgili sorular soruyorum. 14 Ağustos 2024 tarihinde babam Veysel Göktekin, hiç bir gerekçe gösterilmeden görevden alınıyor. Bu bir tesadüf olamaz ve il başkanının yaptığı iftira ve tehdit dolu basın açıklaması; babamın siyasi baskı nedeni ile görevden aldırıldığının bir kanıtıdır.
Yazdığım bir köşe yazısı nedeni ile babam Veysel Göktekin'i görevden aldırılması, ailem ve mesleğim ile ilgili vergi dairesi ile tehdit edilmem demokrasi ile yönetilen hiç bir ülkede ne görülmüş ne de duyulmuş bir olay değildir.
AK Parti, Karaman Milletvekili Osman Sağlam, Memur-Sen Karaman İl temsilcisi Cavit Bardak ve Eğitim-Bir-Sen Karaman Şube başkanı Recep Kaya'nın KMÜ rektörü Mehmet Gavgalı'ya ziyaretlerinde Veysel Göktekin'i neden görevden alındığı sorulduğunda; somut bir açıklama yapamıştır.
Kızılay Derneği Karaman şube başkanı Adem Küçükyarma ya telefonda hakaret edip, tehditler edip üç araba insan ile baskına gidip, Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekiminin odasını basıp, odasındaki bazı eşyaları darmadağın edip, sonra da meydanlarda İsrail zulmünü kınayan basın açıklaması yapan bu il başkanının bu açıklamasını samimi bulmuyor, Karaman kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Bütün bu olanlar karşısında bazı dostlarım diyor ki, sakin ol, sabırlı ol, sus...
Tahammül başka,
Sabır başka.
Susmak başka,
Tahammül, belirli zorunluluklara katlanmaktır.
Susmak ise yapılan haksızlığı kabullenmektir...
Zulme, iftiraya, zorbalığa karşı sabır göstermek insanı köleleştirir; çürütür.
Ben susarsam
Biz susarsak
Sen susarsan
Sizler susarsanız
İktidar gücünün arkasına sığınarak haksızlık, zorbalık, hadsizlik, yapmayı kendinde hak gören bir güruhun karşısında kim duracak.
Ben inanıyorum ki, bu zor günler de geçecek. Siyasetçi kisvesi altında çeteleşen bu güruha milletimiz başta olmak üzere, Türk adaleti gereken cevabı verecek ve en kısa zamanda dur diyecek.