Hz. Ömer adaletiyle nam salmış İslam devletinin ikinci halifesi. Şiddetli ve kudretli biri! Hz. Ömer (r.a.) bir gün hutbede cemaate şöyle seslendi:
“Ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız ” Cemaat içinden bir sahabe kalkarak cevap verdi:
Seni kılıcımla düzeltirim ya Ömer!”
Hz. Ömer (r.a.) ellerini açarak;
“Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki ben Senden gaflete düşersem, Senin adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim” diye şükretti.
Bizler hep Hz. Ömer’in bu kıssasında Hz. Ömer’e odaklanırız nedense. Oysa orada kudretli halifeye kalkıp “Seni kılıcımla düzeltirim ya Ömer” diyen sahabeye pek dikkat etmeyiz. Hatta pek çok yerde ismi dahi geçmez bu sahabenin. (Hz. Ali veya Abdullah ibni Mesud olduğuna dair rivayetler vardır.) Düşünmeyiz koskoca bir devlet başkanı ve karşısında devlet başkanından hesap soran zayıf bir insan. Bir kere yanlışı bulmak ve düzeltebilmek için ilim sahibi olması lazım insanın. İkincisi bu yanlışı hiçbir şeyden korkmadan ve kimseden çekinmeden dile getirme cesareti olmalı. Tabi burada Hz. Ömer’in “hadi oradan sen kim oluyorsun da bana yanlışımı söyleme cesaretini kendinde bulabiliyorsun” demediğine dikkatinizi çekiyorum. Ne yapıyor Rabbine şükrediyor ki hatasını gösterebilecek ölçüde hakkı, hakkaniyeti bilen, ilmi seviyesi yüksek insanlar var etrafında.
Şimdi bizler o ashabın yolunda gidenleriz ya! Şöyle bir nefsimizi hesaba çekelim. Hangimiz hak ve hakkaniyet konusunda bu şekilde davranabiliyoruz Hangimize derece olarak bizden aşağıda olan biri gelip bir yanlışımızı söylese ona gülümseyerek teşekkür edip Allah’tan af dileriz Hangimiz hak ve hakkaniyetle ilgili dinimizin emrettiği şeyleri kitaplardan açıp okuyarak öğreniyoruz Ya da bir idarecimize hatta devlet başkanımıza biri gelip de yanlış yapıyorsun dese ne olur dersiniz
Hiçbir lider "ilah" değildir.
İster sendika, ister dernek, ister tarikat, ister cemaat, ister belediye başkanı, ister parti lideri, isterse devlet başkanı olsun hiçbir lider İlah değildir, yanılmaz değildir, kusursuz değildir, hesap sorulamaz değildir, eleştirilemez değildir.
Hepsi de beşerdir.
Bir lideri asıl yoldan çıkaran, eleştiriden hoşlanmamasıdır, özeleştiri yapmamasıdır, iletişime kapalı olmasıdır, kibirli olmasıdır, istişare etmemesidir, ehliyete liyakate önem vermemesidir , sahada olan bitenden haberdar olmamasıdır.
Lideri eleştirmezsek, uyarmazsak, ikaz etmezsek, o lider yoldan çıkar. Zaten lideri yoldan çıkaran etkenlerden biri de alt tabakanın kayıtsız şartsız, körü körüne lidere itaat etmesidir.
Bilinçli olmalıyız.
Yanlışı gördüğümüzde kıvırmak, bahane aramak yerine, yapıcı bir şekilde uyarmalıyız.
Yoksa Allah bunun hesabını bize sorar.