Bu ülkede hak yemek, hukuksuzluk yapmak sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmemiştir...
Türkiye’de devlete memur alınırken yüzde doksan oranında izlenen yol şöyledir: Herhangi bir kamu kurumunun personele ihtiyacı olduğunda; kamu kurumu, ihtiyaç duyduğu memurların nitelik ve niceliklerini belirten bir ilanla personel alınacağını duyurur. Durumu ilanda belirtilen şartlara uyan kişiler, ilgili Kuruma başvuruda bulunurlar. Kurum, nitelikleri uyan tüm kişilerin başvurusunu kabul edebileceği gibi, başvuru sayısını sınırlandırmak için bazı şartlar da koşabilir. Genelde başvuruları azaltmak için iki yol kullanılır. Birincisi; Kurum, başvuru için minimum KPSS puanını şart koşabilir. Yani müracaat edecek kişilerden KPSS’den en az 60, 70 puan ya da daha az veya daha çok puan almış olması istenebilir. İkincisi; başvuru sayısı, ilanda belirtilen boş kadro sayısının 3 – 4 katı kadar ya da daha fazla veya daha az adayın başvurusu ile sınırlandırılabilir. Bunun için başvuru yapanlar, KPSS puanına göre sıralanarak, en yüksek puandan başlanarak aşağıya doğru, boş kadro sayısının istenen katı kadar aday tespit edilerek, sadece bunlar yazılı sınava çağrılır.
KPSS puanının, Haksızlığı ve Adaletsizliği bir nebze de olsa engellediği düşünülmektedir. Ancak bazen KPSS puanının tamamen göz ardı edildiği olmaktadır. Bazı memur alımı uygulamalarında KPSS puanına hiç yer verilmemektedir.
Devlete Genel memur alımı yönteminin dışında kullanılan ikinci bir yöntem ise merkezi sınav ve merkezi yerleştirmenin dışında işleme konularak, resmi işe alım prosedürü gerçekleştirilir. Memur yapılmak istenen kişi, bir günde devlet memurluğuna atanır, ataması yapıldıktan hemen sonra ise istisnai memurluk kadrosundan alınarak, sınavla girilmesi gereken başka bir memurluk kadrosuna naklen ataması gerçekleştirilir. Bu şekilde yapılan memur alımı; “hiç sınavsız + doğrudan atama” şeklinde tarif edilir. ?
Pekiyi; devlete memur alınırken kullanılan bu yöntemler ne kadar sağlıklıdır? (Burada kolaylık olması açısından, kamu çalışanları içerisindeki en büyük kitleyi teşkil eden devlet memurları üzerinde durulmakta; kamu işçileri, sözleşmeliler, taşeron personel ve benzerlerinin işe alım yöntemlerine değinilmemektedir.) Aslına bakarsanız esas torpil işçi alımlarında dönmektedir.
Yukarıda sayılan 3 yöntem; “merkezi sınav + kurum sınavı + kurum yerleştirmesi”, “hiç sınavsız + doğrudan atama” ve “merkezi sınav + merkezi yerleştirme” arasından Hak ve Adalete en yakın uygulama “merkezi sınav + merkezi yerleştirme”dir. Hak ve Adalet’in tamamıyla tecelli ettiği söylenemese de diğer iki yönteme nazaran Hak ve Adalet temelinde hareket edilmeye çalışıldığı ortadadır. “merkezi sınav + kurum sınavı + kurum yerleştirmesi” yöntemi suiistimale çok açık bir yöntemdir. Hak ve Adalet’in tecelli etmesi oldukça zordur. Hak ve Adalet, kişilerin vicdanına kalmıştır. Yani bu yöntemde işler, iyi niyetli kişilerin elinde iyi, kötü niyetli kişilerin elinde kötü cereyan eder. “hiç sınavsız + doğrudan atama” yönteminin ise Hak ve Adaletle hiçbir alakası yoktur. Bu uygulama tamamen keyfi bir uygulamadır ve kişiye özgü bir işlem yapmayı gerektiren ahlak dışı bir eylem ve milyonlarca gencin hakkını hukukunu çiğnemektir.
Soruları çalıpta devletin kurumlarına yerleşenler yokmuydu? Onların da Allah binbir türlü belalarını versin...
Hiç bir sınav ve mülâkata girmeden memur olup oradan da müdür müdür yardımcısı yapılan bu şahısların tek yaptıkları iş, torpil yapan Parti'nin ve abilerinin Sosyal Medyada trolluklerini ve yalakalarını yapmak. Başka bir özellikleri yok...