Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde (KMÜ) 30 Kasım’a kadar devam edecek olan 1. Uluslararası Sosyal ve Beşeri Bilimler Sempozyumu kapsamında tamamlanan “Basın Gözüyle Karaman” konulu çalıştayda sadece Karaman’ın sorunları değil, Karaman basının içinde bulunduğu durum da tartışıldı(?) Keşke, bu sempozyumda “Basın Gözüyle Karaman” yerine, Basın Gözüyle KMÜ'nin içinde bulunduğu durum da tartışılsaydı(!) daha isabetli olurdu...
Sempozyuma konuşmacı olarak katılan gazeteci yazar Ahmet Tek, “Tüm meslektaşlarımdan özür dileyerek söylüyorum. Karaman’da benim gazeteci olarak tanıdığım hiçbir arkadaşım yok. Yani bunu sizi rahatsız etmek adına söylemiyorum. Karaman ölçeğinde Karaman’ın hakkını hukukunu gözeten, Karaman adına özveriyle bu işe koşturan bir arkadaş olmadığını gözlüyorum. 8 yıldır Karaman’da yazıyor ve takip ediyorum.” demiş.
Ahmet Tek, özellikle bu sözleri o gün sempozyumda yanında oturduğu Karaman'da bir kısım gazetecinin üye olduğu Karaman Gazeteciler Cemiyeti başkanı ve aynı zamanda köşe yazılarının yayınlandığı karamandan.com sahibi Adem Kocatürk'ün gözlerinin içine baka baka söylemiş.
Çok ilginç değil mi?
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Adem Kocatürk'ün, Ahmet Tek'in bu sözlerine karşı bir cevabı olacaktır herhalde? Ahmet Tek'in bu sözlerini, ''Ne Yapsın.. Daş mı Yesin Bizim Çocuklar ?'' türünden bir açıklama ile geçiştirmez inşallah.
Ahmet Tek üstadımın bu tespitlerine katıldıklarım da var, katılmadıklarım da var.
Allah onlardan razı olsun!
Babam ve büyüklerimden öğrendiğim gazetecilik, sadece haber yapmaktan ibaret değil; bu meslek, toplumun sesi olma, gerçekleri ortaya çıkarma ve kamuoyunu bilgilendirme misyonunu taşır. Ahlak, edep ve dürüstlük, gazetecinin olmazsa olmazlarıdır.
1980'li, 90'lı yıllarda babamın gazetecilik yaptığı dönemlerdeki gazete arşivlerine bakıyorum. Babamın yaptığı gazetecilik dönemleri ile şimdiki dönemi karşılaştırıyorum. Seksenli, doksanlı yıllarda yapılan gazetecilik, teknik imkansızlara rağmen bizim yaptığımız gazetecilikten çok daha ileri. O dönemlerde gazeteciliğin bir saygınlığı ve yeri varmış. O yıllarda görev yapan gazeteciler, haberciliğin yanında araştırmacı gazetecilik yaparak devrin yöneticilerine yol göstermişler ve pek çok eserin Karaman'a kazandırılmasının fitilini ateşlemişler. Pek çok hizmete ilham kaynağı olmuşlar. Habercilik yaparken de hep birlik ve beraberlik içinde hareket etmişler. Bir gazeteciye yapılan saygısızlık tüm gazetecilere yapılmış sayılarak, saygısızlık yapana derhal haddi bildirilmiş. Hiç bir gazeteci, meslektaşını satmamış. Allah onlardan razı olsun!
Şimdi öyle mi?
Gazetecilerin görevi, siyasilerin ya da şehri yönetenlerin yaptıkları haksız ve hukuksuz işlerini süslemeler yaparak onlar haklıymış gibi kamuouna pazarlamak değildir. İktidar partisi il başkanının devlet kurumlarına baskın, tehdit ve şantajlarına göz yuman, bu il başkanının bu davranışları hakkında gazetesinde ve haber sitesinde bir kelime dahi yazamayan, yazanları da linç ettirmeye çalışanlar gazetecilerin sayısı da az değil, Karaman'da. İktidar partisi il başkanının kendi meslektaşları hakkında " gazeteci müsvettesi" diye iftira atmasını hem hazm edip hem de keyifle manşet atıp yayınlayan gazetecilerin ve cemiyet başkanlığı yapan bir grup ta gazeteciyim diye geziyor Karaman'da.
Kendi meslektaşı hakkında bir siyasi il başkanının hakaretvari basın açıklamasını keyifle yayınlayan, yayınladığı basın açıklamasının altına o meslek taşı hakkında yapılan mesnetsiz ve alçakça iftiralar içeren yorumlara izin veren ve yayınlayan gazeteciler de var Karaman'da.
Sayın Ahmet Tek, Karaman'daki gazetecilere yönelik sözleriniz genel değildir umarım. Unutmayın, bazı eksiklikleri olsa da bu şehir de gecesini gündüzüne katıp çalışan meslektaşlarımızın da sayıları az değil. Toplumun çıkarlarını koruyan, adaletin ve hakkaniyetin sesi olan onlarca gazeteci var Karaman'da. Bu mesleğe yıllarını vermş, bedel demiş, çilesini çekmiş emektar gazetecilerimiz de az değil Karaman'da. O zaman sorarım size; toplumun çıkarlarını koruyan, adaletin ve hakkaniyetin sesi olan hangi gazeteci, böyle bir aşağılanmayı kabul eder? Gazetecilere yönelik sözlerinize açıklık getirirseniz seviniriz. Bazı gazeteci arkadaşlarım hakkında benimde olumsuz beyanlarım ve sözlerim var. Genelleme yapmadım ve kimlere karşı ithamda bulunmuşsam bunlar ispatlı, kamuoyu da biliyor ve bu arkadaşlar da kendilerini gayet iyi biliyorlar.
Köşe yazılarınızı özellikle takip ediyorum. Özellikle, AK Parti İl başkanı ve ekibinin Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekiminin makam odasını baskınını köşe yazınızda ilk dile getiren ve cesurca tepki koyan siz oldunuz. Bu cesaretli tavrınız için ayrıca tebrik ediyorum.
AK Parti Karaman İl Başkanı Murat Öztürk'ün yaptığı basın açıklamasında
“Ahmet Tek’in yazdıkları gerçek değil. Ahmet Tek dürüst ve objektif değil. Para karşılığında bu yazıyı yazdı” diyordu. Ama, biz Murat Öztürk'ün hakkınızda iddia ettiği beyanlarına inanmadık ve senin yanında olduk. karamansondakka.com da 9 Ağustos 2024 tarihli köşe yazımı okursanız. Kim kimin yanındaydı görürsünüz? Bu köşe yazımdan dolayı Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde yaklaşık üç yıldır İdari ve Mali İşler Daire başkanlığı görevini yürüten babam Veysel Göktekin 14 Ağustos tarihinde görevden aldırılmış, ailem ve mesleğim ile ilgili olarak tehdit edildim ve halen de tehdit ediliyorum. Köşe yazılarıma ve haber arşivlerime bakarsanız bu mesleğe girdim gireli Karaman'ın ve mazlumun hakkını hukunu savundum ve savunmaya devam edeceğim. Peki benim ve ailemin hakkını hukunu kim savunacak ya? Siyasetçi kisvesine bürünmüş çetelere karşı yazı yazdınız baktınız olmayacak geri çekildiniz. Çünkü siyaset görüntüsü altında çeteleşmiş... Biz o çetelerle halen mücadele halindeyiz ve sonuna kadar da mücadele edeceğiz... https://www.karamansondakka.com/yazarlar/zeynel-goktekin/sayin-baskan-kendinizi-bir-muhasebeye-cekin/124/
Üstadım, uzaktan ahkâm kesmekte olmuyor! Haklı da olabilirsiniz. Karaman'da görev yapan gazetecileri genelleme yaparak küçük düşürücü sözleri söylüyorsunuz da, Karaman'lı meslektaşlarımızın hangi şartlarda, hangi zorluklar içinde bu mesleği sürdürdüklerini belki bilmiyorsunuz. Ya da size öyle lanse edildi bu meslektaşlarınız. Hastane baskını ve Murat Öztürk'le ilgili bir kaç köşe yazısı yazdınız en sonunda pes edip, '' siyaset liyakati evine çevire döver'' deyip çekildiniz.
Öyle değil mi?
Değerli üstadım, 8 yıldır Karaman ile ilgili yazılar yazdığınızı ve takip ettiğinizi söylüyorsunuz, peki siz Karaman’ın hakkını hukukunu gözetecek ne işler yaptınız? Karaman adına özveriyle hangi işlere koşturdunuz? Hangi meslektaşınızın uğradığı bir haksızlık karşısında yanında oldunuz? 8 yıldır Karaman'a gelip gidiyorsunuz, Karaman'da birkaç gazeteci ve akademisyen dışında kaç tane gazeteciyi veya gazeteyi ziyaret edip sohbet ettiniz?
Sayın Ahmet Tek üstadım, sizin değerlendirmelerinize göre, Karaman ölçeğinde Karaman’ın hakkını hukukunu gözetemeyen, Karaman adına özveriyle bu işe koşturamayan gazeteciler de olabilir. Size göre belki ufkumuz dar da olabilir, eksiklerimiz de olabilir. Madem ki, 8 yıldır Karaman’da yazıyor ve takip ediyorsunuz da neden bir gün bu arkadaşları toplayıp ta biraraya getirip abilik yaparak bizlere doğru yolu göstermediniz?
Üstadım, uzaktan Karaman'ı ve Karaman basınını bir kısım insanlardan dinleyip olaylara ve basına onların penceresinden bakma, tüm basın camiasını gel dinle anla, özellikle çay içmeye bizde bekliyoruz!
Ademgiller den başkalarını çağırmayan rektör ve çevresine güzel cevap vermiş Ahmet Tek
Valla basından bir çok arkadaşımızın haberi olmadı KMÜ yine gittikçe düşen başarısızlığını yandaş medya ile gizlemeye çalışıyor.
Bİr mesleğin değeri, ahlakı, geleneği kalmamış veya mesleği icra edenler tarafından bu kavramlar itibar görmüyorsa koyverin gitsin. Maalesef gazetecilik veya basın sektörü genel olarak bu duruma gelmiş, gerek yerel gerekse ulusal için. Hangi fikir veya siyasi görüşten olursa olsun çok da değişen bir şey yok. Gerçek, hak, hukuk, ilkeler... hak getire. Al birini vur ötekine. Peki kim nasıl düzeltecek. İşte kritik olan burası: İyi, cesur ve liyaketli ehil insanlar meydanı boş bırakmayarak...