Osmanlı İmparatorluğunun tarih sahnesinden çekilmesinden sonra ortadoğu, yeryüzünde yaşanabilecek bütün uyuşmazlıkların, bütün gerilimlerin şu veya bu şekilde hayat alanı bulduğu,bu gerilim ve uyuşmazlıklara yataklık yapan bir bölgedir. Bu bölgede, tarih boyunca ulusal, bölgesel, uluslararası; ekonomik, politik, ideolojik, dinsel, kültürel, askeri ve stratejik her türlü anlaşmazlık yoğun olarak yaşanmış ve sosyo-politik çalkantıların eksik olmadığı bu bölge dünyanın en sorunlu bölgesi haline gelmiştir.
Ortadoğu topraklarında bulunan enerji kaynakları ve petrol, dünya ekonomisi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü petrol günümüz ekonomilerinin temelini enerji oluşturmakta, tüketilen enerjinin yüzde ellisinden fazlası ise petrolden karşılanmaktadır. Bu nedenle Ortadoğu, sahip olduğu petrol rezervleri, üretim kapasitesi, petrole duyulan talebin özellikleri ve petrol gelirleri dolayısıyla, uluslararası politikanın projektörlerini üstünde tutmaktadır. Ortadoğu’nun yukarıda kısaca açıklanmaya çalışılan bu ekonomik ve jeopolitik konumu, bölge dışı ülkelerin de ilgisinin bu bölgeye yönelmesine sebep olmuştur. Bölge dışı ülkeler, özellikle de süper güçler, bu ekonomik ve jeopolitik faktörlerden kendi adlarına maksimum faydayı elde edebilmek amacıyla Ortadoğu’ya müdahale etmiş ve burada yerleşmeye çalışmışlardır. Bölge üzerindeki bu güç çatışmaları Ortadoğu’da daima önemli sorunlar oluşturmuş ve bu bölgede tarih daima hareketli sahnelerin yaşandığına tanıklık etmiş, Ortadoğu topraklarında bulunan enerji kaynakları ve petrol, dünya ekonomisi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü petrol günümüz ekonomilerinin temelini enerji oluşturmakta, tüketilen enerjinin yüzde ellisinden fazlası ise petrolden karşılanmaktadır. Bu nedenle Ortadoğu,sahip olduğu petrol rezervleri, üretim kapasitesi, petrole duyulan talebin özellikleri ve petrol gelirleri dolayısıyla, uluslararası politikanın projektörlerini üstünde tutmaktadır. Ortadoğu’nun yukarıda kısaca açıklanmaya çalışılan bu ekonomik ve jeopolitik konumu, bölge dışı ülkelerin de ilgisinin bu bölgeye yönelmesine sebep olmuştur. Bölge dışı ülkeler, özellikle de süper güçler, bu ekonomik ve jeopolitik faktörlerden kendi adlarına maksimum faydayı elde edebilmek amacıyla Ortadoğu’ya müdahale etmiş ve burada yerleşmeye çalışmışlardır. Bölge üzerindeki bu güç çatışmaları Ortadoğu’da daima önemli sorunlar oluşturmuş ve bu bölgede tarih daima hareketli sahnelerin yaşandığına tanıklık etmiş.
Ortadoğuda yaşanan karışıklıklıklar neticesinde ABD ve diğer Batılı ülkelerin bölgede kazandıkları bir diğer önemli avantaj ise, petrol güvenliği ile ilgilidir. Bunalım ile bölgeye yerleştirilen askeri varlık, herhangi bir siyasal istikrarsızlık durumunda petrol üretim ve taşınmasında sanayileşmiş ülkeler aleyhine doğabilecek sonuçlara yerinde müdahale edebilme olanağı yaratılmıştır. Bununla bağlantılı bir diğer önemli sonuç da, Körfez bunalımının Ortadoğu’da Genel Sorunlar arap dünyasını ikiye bölmüş olmasıdır. Bu bölünmüşlük o kadar derin boyutlara ulaşmıştır ki, Arap ülkelerin bir siyasal bütünlük gösterip petrol konusunda Avrupa’ya alternatif bir politika üretmeleri, kısa vadede mümkün görünmemektedir.
Ortadoğunun huzura kavuması için yaşadığımız coğrafya da müslüman ve egemen devletlerin beraber hareket etme zorunluluğu vardır. Özellikle islam ülkeleri olarak aklımızı başımıza alıp bu sorunu, diyalog ve kardeşlikle çözelim ki, islam topraklarında gözü olan düşmalarımızın ve onların taşeronlarının oyunu bozulsun.