Öyle böyle bir algı değil, planlı programlı projeli bir algı var.
Bu algıyı yönetenler, Türkiye'de sanki her şey kötüye gidiyor gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Sanki ülkemizde hiç iyi şeyler yapılmıyor?
Sanki her yer kapkaranlık ve insandan ümidimizi keselim diye uğraşıyorlar.
Sanki Türkiye yaşanmaz ülke gibi arka arkaya veriyorlar tüm kötü haberleri.
Amerika, Avrupa ülkelerin olumlu güzel şeyleri pompalanıyor bizim insanımıza.
Oysa, ekonomileri hariç her taraflarını pislik götüyor, her nedense oralara hiç girilmiyor.
Son iki yıldır özellikle hep bu bakış açısı yön veriyor hayatımıza.
Dünyanın ve bölgemizin savaşların, çatışmaların, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında sancılı bir süreçten geçtiği şu dönemde, Türkiye rotasından sapmadan hedeflerine doğru ilerliyor. Hiç şüphesiz devletlerin ve insanlığın tamamını etkileyen olumsuzlukların hayat pahalılığı ve enflasyon gibi sonuçları bize de yansıyor.
Türkiye, salgın ve savaş gibi gelişmelerin tetiklediği küresel üretim ve lojistik sistemindeki yeni arayışların merkezi durumundadır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan küresel yönetim ve güvenlik sistemi kökünden sarsılırken, biz sahip olduğumuz tarihi birikimi, siyasi, ekonomik ve askeri reformlarla ayakta kalan nadir ülkelerden biriyiz. Kim ne derse desin, hangi alyıyı yaparsa yapsın. Türkiye artık, her alanda kendi ayaklarının üstünde durabilen, bununla kalmayıp tüm dostlarına ve kardeşlerine destek verebilen bir ülke konumundadır.
Şu bir gerçek ki, vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle zor günler geçiriyor. Özellikle dar gelirli vatandaşların alım gücünde büyük düşüşler var. Devletimiz, bir taraftan enflasyonu dizginleyecek tedbirleri alırken, diğer taraftan da çalışanların ve emeklilerin ücretlerinde artışlar yaparak alım gücündeki gerilemeyi telafi etmeye çalışıyor. Bu çerçevede, asgari ücretten işçi, memur ve emekli maaşlarına kadar geniş bir alanda TUİK'in açıkladığı enflasyon oranında artışlar yaparak dar gelirlilerin alım gücünü biraz daha iyileştirme çabasında. Yeterli mi? Yeterli değil. Ancak, devletimiz elindeki imkanlar nisbetinde hiç bir vatandaşımızı açta açıkta bırakmama çabasında. Alınan karalar ve yapılan icraatlar gösteriyor ki, devletimiz, sadece dar gelirliyi değil, ekonomiyi ayakta tutan esnaf ve sanayicilerimize de destek olmaya devam ediyor.
İcraata Geldi mi Hak Hukuk Tanımazlar, Lafa Geldi mi Hepsi Hz. Ömer?
Türkiye artık, eski Türkiye değil. Türkiye artık, enerji hariç, ihracatı ithalatından fazla bir ülke durumuna gelmiştir. Ancak, enerji fiyatlarında 10 kata varan artışlar sadece dış ticaret görünümümüzü bozmakla kalmıyor, ürünü maliyetlerinde de ciddi artışlara yol açıyor. Bununla birlikte, bazı ürünlerdeki fiyat artışları ne enerji fiyatlarındaki yükselişle, ne döviz kuruyla, ne enflasyonla izah edilemeyecek seviyelerdedir. Ankara merkezli 29 ilde, demir çelik fiyatlarını manipüle eden bazı tüccar görünümlü mafyalar türemiş servetlerine servet katmışlardır. Aç gözlü, fırsatçı, tamahkâr tüccar görünümlü mafyalar demir çelik sektöründe olduğu gibi özellikle temel gıda maddelerinde de tekel oluşturarak hukuk dışı kazançlar sağladılar ve sağlamaya devam ediyorlar. Bunların uzantıları ve işbirlikçileri devletin içinde de var. Ya değilse bu mafyalar derden güç alacaklar. Bunların çoğu da sureti haktan görünüp, İcraata Geldi mi Hak Hukuk Tanımazlar, Lafa Geldi mi Hepsi Hz. Ömer. Devletimiz nasıl ki, uyuşturucu ticareti yapanlar ve yaptıranlar mücadele ediyorsa bilhassa da üretim ve satış tekelinin söz konusu olduğu ürün ve hizmetlerdeki dengesiz fiyatlamalara karşı mücadele etmeli, denetimleri sıkılaştırmalı. Nasıl ki, uyuştucu ticareti yapanların mal varlıklarına el koyuyorsa, tüccar görünümlü ahlaksız karaborsacı, tekelci mafyaların da malvarlıklarına el koymalı. Devletimiz bu mücadeleyi yaparken öncelikle kurumların içindeki bu sureti haktan görünen hak bilmez hukuk bilmezlere karşı da gereğini yapmalı.
Devletimiz, üretici ve tüketici arasındaki ilişkiyi en sağlıklı zemine oturtma amacıyla hazırladığı hal, perakende ve elektronik kanunlarıyla ilgili çalışmalarını bir an önce bitirip icraatlara başlamalı. Devletimiz çıkaracağı bu kanunla, stokçuluk ve fiyatları etkileme suçuyla ilgili cezaları da yeniden düzenlemeli. yerek, bu tür suçlara verilen cezaları caydırıcılık temelinde yükseltmelidir. Ayrıca, üretim maliyetlerini dengeleyerek arzı artırmaya ve böylece fiyatları istikrara kavuşturmaya yönelik de düzenlemelerde bir an önce yapılmalı ki, hem üretici önünü görsün ona göre üretim yapsın hemde hemde vatandaş rahatlasın.
Devletimiz güçlüdür nasıl ki, büyük olumsuzlukların üstesinden geldiyse ekonomik zorlukların da üstesinden geleceğine inancım tamdır. Devletimiz eğer ki önlemlerini zamanında alırsa ki, alacağından eminim; yatırım, istihdam, üretim, ihracatta başarıya ulaşacağından asla şüphemiz yok. Sabırla, azimle, inançla, iyi niyetle devam edildiği sürece ülkemizin selametine, milletimizin refahına, insanımızın huzuruna vesile olacağına inancımız tamdır. Yeter ki bu zor günleri birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak geride bırakalım. Yeter ki kendimize güvenerek, umudumuzu canlı tutarak, vizyonumuzu genişleterek, hedeflerimizi büyüterek daha çok çalışalım, daha çok üretelim, daha çok mücadele edelim, işte o zaman aydınlık bir geleceğin bizi beklediğini hep birlikte göreceğiz.